Yeni Şehir, Yeni İş- Audit/ İstanbul
- Damla Önder
- 16 May
- 3 dakikada okunur
Eylül 2024 itibariyle


İşe Giriş
Evet, gel gelelim Bilkent'ten mezun olur olmaz iş için İstanbul'a taşınma konusuna. Önceki yazımda da açıkladığım gibi İktisat bölümünden mezun oldum. Bu da, en azından mezun olduktan sonra Türkiye’de yaşıyorsanız, çok geniş bir çalışma alanı seçeneğiniz olmadığı anlamına geliyor. Finans ve bankacılık, denetim ve mali müşavirlik, danışmanlık, satış-pazarlama, yatırım ve varlık yönetimi gibi birçok sektör, bir ekonomi mezununun çalışabileceği alanlar arasında sayılabilir. Ayrıca, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, SPK, Rekabet Kurumu gibi kamu kurumlarında ya da özel şirketlerin finans, insan kaynakları, strateji geliştirme ve satış-pazarlama gibi departmanlarında da görev alabilirsiniz. Peki ya benim gibi alanınıza, gelecekle profesyonelleşmek istediğiniz işe karar vermediyseniz?
İşte bu durumda kabul aldığınız ilk işe balıklama atlayabiliyorsunuz. Ben de PwC Audit (denetim) departmanından kabul aldığım anda başka bir iş aramadım. Size tavsiyem, asla tek bir seçenekle yetinmeyin. Big Four’un ne kadar zor olduğunu önceki stajımda deneyimlemiştim, buna rağmen kabul alır almaz teklifi hemen kabul ettim ve bu işi gerçekten sever miyim diye hiç düşünmedim. Ancak, aslında bunu düşünmek gerekiyormuş.
Tavsiye 1
Tek bir seçeneğe bağlı kalmayın ve bir işi kabul etmeden önce gerçekten isteyip istemediğinizi mutlaka düşünün. Mezun olduktan sonraki 1-3 yıl boyunca (şirketten şirkete değişiyor) hâlâ yeni mezun olarak kabul ediliyorsunuz ve tüm ilanlara başvurabilirsiniz. Bu süreçte acele etmeyin; bir süre işsiz kalmak ve sevdiğiniz alanı seçmek, aileniz ya da yakınlarınız tarafından bir kayıp olarak görülmeyecektir.
Geleceğiniz sadece size ait; kimseyi memnun etmek zorunda değilsiniz. Eğer maddi bir zorunluluğunuz yoksa, ilk iş seçiminizin her insan için kritik ve değerli olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Maddi bir zorunluluk söz konusuysa, bu tavsiyelerim geçerli olmayabilir.
Ankara - İstanbul Farkı
Mezun olduğumda finans alanına ilgi duyduğum için ve birçok banka ile portföy şirketinin genel müdürlüklerinin Ankara’da değil, İstanbul’da olduğunu bildiğimden, ilk tercihim her zaman İstanbul oldu. Ancak şunu da biliyoruz ki, deprem endişesi nedeniyle birçok banka Ankara’da da genel müdürlükler açmaya başladı (QNB ve TSKB ilk aklıma gelenler, arkadaşlarım çalıştığından dolayı). Ancak bölümüm gereği İstanbul’u her zaman daha büyük bir pazar olarak gördüm. “Boğulacaksan büyük denizde boğul” demişler, buna sonuna kadar katılıyorum. Ankara’da kaldığım süre boyunca konfor alanımda kalmak istemedim ve kendimi geliştirmek için yeni fırsatlar aradım. Ankara’da yapmak istediklerimi tamamladığımı fark edince, orada daha fazla yaşamak istemediğimi anladım. Yani kararım hem iş hem de kişisel nedenlere dayanıyordu. Sorulması gereken soru : "Ben ne istiyorum?" Çünkü kimilerine göre İstanbul’un Ankara'dan hiçbir farkı yok hatta dezavantajları daha fazla; aynı şirketin farklı şubesi, aynı müşteriler ve benzer işler var. İşte tam da bu noktada, gerçekten ne istediğinizi kendinize sormanız gerekiyor.
Tavsiye 2
Kariyerinizle ilgili önemli kararlar alırken, başkalarının görüşlerinden ziyade kendi isteklerinizi ve hedeflerinizi ön planda tutun; gerçekten ne istediğinizi, hangi şehirde veya ülkede daha verimli olacağınızı ve sizi hangi ortamların motive ettiğini kendinize sormaktan çekinmeyin.
Tavsiye 3
Konfor alanı, kendimizi güvende ve rahat hissettiğimiz, risk almaktan kaçındığımız bir bölge olduğu için biz o alanda gerçek gelişim ya da yenilik deneyimleyemeyiz. Bence her genç alıştığı alandan, zorlanmadığı, strese girmediği, nereye nasıl gidecek diye gerilmediği her ortamdan kaçmalı. Biz bu yaşımızda bu zorlukları yaşamazsak ve sorun çözme yetilerimizi geliştirmezsek ilerde çok başımız ağrır. Potansiyelimizi en çok kimseyi tanımadığımız ve tanınmadığınız yerlerde gösterebiliriz. Ya da gösteremezsek bile bundan ders çıkarır ve düzeltmenin yollarını ararız. Başlangıçta belirsizlik ve endişe yaratabilir ve bu normaldir. Lütfen yıllardır aynı kafeye giden aynı insanlarla arkadaşlık kuran, sabahıyla akşamı aynı olan insanların hiçbir sözünden ya da davranışından etkilenmeyin.. Siz konfor alanınızdan çıktıkça sizin daha çok anlatacak hikayeniz, ve tartışabileceğiniz bilginiz olacak. Bunu hayal edin!
Peki Şimdi Ne olacak?
Ben İstanbul'a taşındığım için, yeni bir hayata başladığım için çok mutluyum. Her gün yeni bir macera diyebilir miyim? Evet hem de ta kendisi. Her zaman güzel değil tabiki. Hatta çoğunlukla stresli, yorucu, bazen ağlama seanslı. Ancak bunların hepsini yaşarken ne kadar geliştiğimi fark etmeyecek kadar da hızlı geçiyor zaman. Peki sırada ne var? Tabii ki neyi sevdiğimi bulmak ve o alana bir an önce yönelmek! Sonsuza kadar gelişeceğiz diye hayatımızın kayıp gitmesine tabii ki gerek yok :). Ancak ben kendime bir zaman verdim. Burada minimum 2 yıl. Eğer bunu yapabilirsem, dayanabilirsem kendimin bilmediği bir versiyonuna ulaşacağımı hissediyorum. Ama göreceğiz..


Comments